29 Mayıs 2012 Salı

Karışma!

İşe giderken bir sanayi bölgesinin içinden geçiyorum yürüyerek.Tekstil ve deri işçilerinin yarısına yakınının çocuk işçilerin olduğu bir sanayi bölgesi!
Bizim,sesimizi yükseltirsek acaba travma mı geçirir diye endişelendiğimiz,organik yesin diye sebzeye hakkından fazla para saydığımız,hangi yaşa hangi oyuncak uygun diye kafa yorduğumuz,kreşte yeterince su içiyor mu diye tartıştığımız çocuklarımızdan tek bir farkı olmayan çocuklar,çocuk işçiler!Kaderleri demek istemiyorum sadece koşullarımızın eşit olmadığı ve aslında içlerinde yüzlerce ressam,müzisyen,matematikçi,sporcunun barındığı fakat yaşamak için çalışmak zorunda olan ve hiç de yakışmayan çocuk işçiler!Bu denli hayatın ortasında yaşadıkça ,eşitsizliklere de her geçen gün daha fazla tanık oldukça kimseye gidip de ''e sen de doğurmasaydın kardeşim''diyemiyorsun,diyemezsin.Bu bilinci vermek için hiçbir şey yapmıyorsan,doğum kontrollerini anlatmıyorsan,hatta ve hatta bu yöntemlere ulaşmak için yeterli parası ve koşulu olmayan kadına-erkeğe ulaşmıyorsan boynun kıldan ince kalıyor.Ne prezervatifi,insanlar ekmek bulamıyor!
Peki bütün bunlar bir yanda olurken birileri ne diyor?kürtaj ve sezaryen doğum yasaklansın.Yeni gündem bu.Kişisel olarak zorunlu olmadıkça kürtaja da sezaryene de karşıyım.Ama kişilerin kendi tercihlerine saygı duyması gerektiğini bilecek kadar.
Neden yasaklıyor?Birsürü seçenek var.Uludere'yi unutturacak suni gündem yaratmak sebeplerden sadece biri.Ya da doğurun,büyütün,çalıştırın ki kazanalım.Kazanalım ki kapitalizmi büyütelim.Doğurun ki sürüye katalım.Ha bir de işin dini boyutu var tabi her meseleye bir de bu açıdan yaklaşmazlarsa çarpılırlar aman diyim!
Açık-seçik söylüyorum işte;senin sürüne değil senin yürütmekte olduğun sisteme karşı dursun diye sırf bu nedenle bir kez daha üreyebilirim.Ama karışma,doğurup doğurmama hakkıma da,ne şekilde doğuracağıma da karışma.Daha faydalı bişeyler yap mesela.Yanıbaşındaki fabrikalardan birine git,çocuk işçilerin sigortasız ve hangi şartlarda çalıştırıldığını gör;hatta ağır gelmezse bu çocuklar niye okulda değil de fabrikada diye de sor kendine.Ya da çocuk cezaevlerine de bir uğra bak bakalım şartlar nasıl?Annelerin hazırladığı emzirme reformunu oku mesela süt izinlerini düzenle,süt annelik girişimi ne diyor ne işe yarıyor önce bir anla.Hepsi zor mu geldi,daha basit birşey yap.Sokağa çık,sokaklarına!Kaç tane mendil satan,dilendirilen çocuk var.Say,tek tek.Ama karışma;önce anneliğimizin,kadınlığımızın,insanlığımızın üzerinden elini çek!

2 Şubat 2012 Perşembe

Kar...

Hani anne evlerinde eski albümlerimiz olur ya;ben nedense anneme gidince evin ortasına o albümleri açıp tek tek bakarım eski fotoğraflarımıza.Bu hafta sürekli gülümseyen suratımı gören babam çocukluk fotoğraflarımdan birini gösterip''çocukken de çok severdin''dedi.Kar'lı öyle çok fotoğrafım var ki.Hatırlıyorum o sevinçlerimi.Dönüp dönüp camdan bakmalarımı.Kaç gündür yine aynı sevinç,yine aynı içimin içime sığmadığı haller,yine aynı dışarı çıkmak için uydurduğum bahaneler.Bu defa bana kartopu atan minik eldivenli bir el de var üstelik...

24 Aralık 2011 Cumartesi

2012'ye az kala...

Yağmur,çamur,yol,trafik,uykusuzluk,yorgunluk demeden ucunda eğlence varsa atıyoruz ya kendimizi yollara ve sen bana ''çok eğleniyorum anne seninle sokaklarda''diyorsun ya ve arkadaşlarını görünce onları tek tek öpüp ağız dolusu gülüyorsun, dilediğince zıplayıp dans ediyorsun ,hiç arızasız hiç çekişmesiz sadece keyif dolu şahane bir günü arkamızda bırakıyoruz ya asıl bunun için ben sana çok teşekkür ederim yol arkadaşım...

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Buldumcuk...

Kısacık bir ayrılık da olsa yazlıktan dönen çocuk her anne babada aynı cümleleri mi tekrarlatır?
-boyu uzamış
-bence kilo almış
-bak gördün mü ne dedi,bunu yeni öğrenmiş
-saçları da sararmış sanki
-çok büyümüşşşşş
Son güne kadar her şey iyiydi halbuki.O evde yokken yapılabilecek çoğu şeyi yaptım.Ama son gün saatleri saydım,en sevdiği yemeği yaptım,oyuncaklarını salona dizdim,çubuklu dondurma bile attım buzluğa;sırf süprizzz dediğimde bürünecek yüz ifadesini görmek için.
işte öyle...Bugün kapsama alanı dışındaydık blog kızım yoldan geldi biz buldumcuk olduk:)

1 Ağustos 2011 Pazartesi

O...

Biri beş aylık hamile bir anne adayı,biri üç yaşında inadım inat bir kızı (ben),biri 19 yaşında ''çılgın''bir delikanlının annesi olan üç kadın sohbet ettik bugün.Konu nasıl olduysa hayret çocuklara geldi:)
En zoru bebeklik ve 1 yaş dönemi dedim bir ara.Karşımdaki kadının üzerinden henüz yeni bir ergen geçtiğini unutan bir zevzeklikle.Yani henüz üç yaşa kadar bildiğimden en çok ilk zamanlar zorlanmıştım şimdi nisbeten rahatım diye toparladım durumu.Sen büyüsünler de gör bakalım zor mu kolay mı dedi.Ve haklı kadın diyecektim tam.Rock'n coke'a çadır kurdular düşünebiliyor musun dedi.Eeee ne var benim de kurmuşluğum var diyecektim ki yuttum.Sanki rock'n coke'a çadır kurmamışız da birinin ocağına incir ağacı dikmişiz gibi bir muameleye maruz kalmak bana vızz gelir ama bir ergen için ağırdır kabul ediyorum.Rockerların sıradışıyız derken tekmili birden aynı siyah kotu ve tshirtü giyip aslında sıradanlaşması ve nedense daha kirli gezip az yıkanarak dünyayı kurtaracaklarına olan inançları bu kadar ürkütücü geliyor olabilir birilerinin gözüne .Anlamaya çalışıyorum,kızmayın.Neyse konumuza dönelim.
Alışkanlıklar ,doğru-yanlış bilinenler,değer yargıları,önyargılar nasıl da kişiden kişiye ,aileden aileye değişiyor.
Çocuğunun özelleştirmeye karşı bir eyleme katılması sana tehlikeli geliyor,bana gerekli!Rock konserine gitmesi sana çılgınca geliyor ,bana keyifli!Yaktığı her sigara sana saygıyı hatırlatıyor bana ciğerlerini!Bu liste bitmez.Sana,ona,bana göre olanlar her daim değişir,değişecektir.İşte sırf bu yüzden bile anne olmak onu kendinden daha çok düşünmenin yanısıra aslında farketmeden varlığını sürdüren kocaman bir bencillik.Ben bana benzesin istiyorum,sen de sana!
Ben neyi öğrendiysem doğru bildiysem hayata nasıl bakıyor nasıl yaşıyor,neyi seviyor-sevmiyorsam onun doğruluğuna inanıp kızımı da öyle yetiştirmeye çalışıyorum.Dolayısıyla anne olmak hayatın tam da içinden bir mesele.Anneliği ne gözü yaşlı bir türk filmi tadında kutsuyorum,ne de küçümsüyorum.Anneliğe bakışımla eşdeğerdirki o da hayatı öyle yaşasın istiyorum.Evet kendi istediği gibi,mutlu olabileği gibi.Ama insanım ya çelişiyorum benim mutluluk tanımım dahilinde olsun diye de telaş ediyorum,ediyoruz.
En uzaktakini merak etsin,en yakınındakini bilerek...Hayatı kendinden başka insanların da yaşadığını, yaşamaya hakkı olduğunu bilecek kadar duyarlılıkla ciddiye alıp ,çok ama çok gülüp eğlenecek kadar da hafife alsın istiyorum.Ve buraya yazıyorum blog kızım böyle biri olsun daha da sırtım yere gelmez!

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Tatil demek;

Bütün yasakları delip geçmek,
Anne sözü dinlememek,
Şımarmak da şımarmak,
İlla ki kumdan kaleler yapmaktır!

29 Haziran 2011 Çarşamba

Uykuya ve Denize Özlem...

''aaaa senin çocuğun mu var yok canım inanmam'' da deseler,''zaten bu işi beceremiyorum ben ne anneler var'' diye inkar etmeye de kalkışsam,ruhum ne kadar özgürrrrr olup istediği yere gidip konuyorsa da ; aklımdan deniz,kum,güneş çıkmak bilmiyorsa bile yazın gelmesi benim için saat başı uyanıp sırtındaki terli mendili değiştirmek demekse ben birazcık'' olmuşum'' demektir:))))