24 Aralık 2011 Cumartesi

2012'ye az kala...

Yağmur,çamur,yol,trafik,uykusuzluk,yorgunluk demeden ucunda eğlence varsa atıyoruz ya kendimizi yollara ve sen bana ''çok eğleniyorum anne seninle sokaklarda''diyorsun ya ve arkadaşlarını görünce onları tek tek öpüp ağız dolusu gülüyorsun, dilediğince zıplayıp dans ediyorsun ,hiç arızasız hiç çekişmesiz sadece keyif dolu şahane bir günü arkamızda bırakıyoruz ya asıl bunun için ben sana çok teşekkür ederim yol arkadaşım...

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Buldumcuk...

Kısacık bir ayrılık da olsa yazlıktan dönen çocuk her anne babada aynı cümleleri mi tekrarlatır?
-boyu uzamış
-bence kilo almış
-bak gördün mü ne dedi,bunu yeni öğrenmiş
-saçları da sararmış sanki
-çok büyümüşşşşş
Son güne kadar her şey iyiydi halbuki.O evde yokken yapılabilecek çoğu şeyi yaptım.Ama son gün saatleri saydım,en sevdiği yemeği yaptım,oyuncaklarını salona dizdim,çubuklu dondurma bile attım buzluğa;sırf süprizzz dediğimde bürünecek yüz ifadesini görmek için.
işte öyle...Bugün kapsama alanı dışındaydık blog kızım yoldan geldi biz buldumcuk olduk:)

1 Ağustos 2011 Pazartesi

O...

Biri beş aylık hamile bir anne adayı,biri üç yaşında inadım inat bir kızı (ben),biri 19 yaşında ''çılgın''bir delikanlının annesi olan üç kadın sohbet ettik bugün.Konu nasıl olduysa hayret çocuklara geldi:)
En zoru bebeklik ve 1 yaş dönemi dedim bir ara.Karşımdaki kadının üzerinden henüz yeni bir ergen geçtiğini unutan bir zevzeklikle.Yani henüz üç yaşa kadar bildiğimden en çok ilk zamanlar zorlanmıştım şimdi nisbeten rahatım diye toparladım durumu.Sen büyüsünler de gör bakalım zor mu kolay mı dedi.Ve haklı kadın diyecektim tam.Rock'n coke'a çadır kurdular düşünebiliyor musun dedi.Eeee ne var benim de kurmuşluğum var diyecektim ki yuttum.Sanki rock'n coke'a çadır kurmamışız da birinin ocağına incir ağacı dikmişiz gibi bir muameleye maruz kalmak bana vızz gelir ama bir ergen için ağırdır kabul ediyorum.Rockerların sıradışıyız derken tekmili birden aynı siyah kotu ve tshirtü giyip aslında sıradanlaşması ve nedense daha kirli gezip az yıkanarak dünyayı kurtaracaklarına olan inançları bu kadar ürkütücü geliyor olabilir birilerinin gözüne .Anlamaya çalışıyorum,kızmayın.Neyse konumuza dönelim.
Alışkanlıklar ,doğru-yanlış bilinenler,değer yargıları,önyargılar nasıl da kişiden kişiye ,aileden aileye değişiyor.
Çocuğunun özelleştirmeye karşı bir eyleme katılması sana tehlikeli geliyor,bana gerekli!Rock konserine gitmesi sana çılgınca geliyor ,bana keyifli!Yaktığı her sigara sana saygıyı hatırlatıyor bana ciğerlerini!Bu liste bitmez.Sana,ona,bana göre olanlar her daim değişir,değişecektir.İşte sırf bu yüzden bile anne olmak onu kendinden daha çok düşünmenin yanısıra aslında farketmeden varlığını sürdüren kocaman bir bencillik.Ben bana benzesin istiyorum,sen de sana!
Ben neyi öğrendiysem doğru bildiysem hayata nasıl bakıyor nasıl yaşıyor,neyi seviyor-sevmiyorsam onun doğruluğuna inanıp kızımı da öyle yetiştirmeye çalışıyorum.Dolayısıyla anne olmak hayatın tam da içinden bir mesele.Anneliği ne gözü yaşlı bir türk filmi tadında kutsuyorum,ne de küçümsüyorum.Anneliğe bakışımla eşdeğerdirki o da hayatı öyle yaşasın istiyorum.Evet kendi istediği gibi,mutlu olabileği gibi.Ama insanım ya çelişiyorum benim mutluluk tanımım dahilinde olsun diye de telaş ediyorum,ediyoruz.
En uzaktakini merak etsin,en yakınındakini bilerek...Hayatı kendinden başka insanların da yaşadığını, yaşamaya hakkı olduğunu bilecek kadar duyarlılıkla ciddiye alıp ,çok ama çok gülüp eğlenecek kadar da hafife alsın istiyorum.Ve buraya yazıyorum blog kızım böyle biri olsun daha da sırtım yere gelmez!

18 Temmuz 2011 Pazartesi

Tatil demek;

Bütün yasakları delip geçmek,
Anne sözü dinlememek,
Şımarmak da şımarmak,
İlla ki kumdan kaleler yapmaktır!

29 Haziran 2011 Çarşamba

Uykuya ve Denize Özlem...

''aaaa senin çocuğun mu var yok canım inanmam'' da deseler,''zaten bu işi beceremiyorum ben ne anneler var'' diye inkar etmeye de kalkışsam,ruhum ne kadar özgürrrrr olup istediği yere gidip konuyorsa da ; aklımdan deniz,kum,güneş çıkmak bilmiyorsa bile yazın gelmesi benim için saat başı uyanıp sırtındaki terli mendili değiştirmek demekse ben birazcık'' olmuşum'' demektir:))))

13 Haziran 2011 Pazartesi

Seni kutsuyorum ey 3!

Biz keyifle denize karşı çayımızı içerken yan masada muhtemelen 1,5 yaşındaki çocuğu denize düşmesin,ağaca toslamasın,bir yudum fazla yesin diye kanter içinde koşturan hiç tanımadığım o kadına neden kendimi bu kadar yakın hissettiğimi iyi biliyorum.Henüz unutmadım yeni yürümeye başlayan bir çocukla nasıl yorucu günler geçirildiğini.
Bense artık çok daha rahatım.Nedenini bilmiyorum ama onun üç yaşında olduğunu söylemek bana gurur veriyor. O artık üç yaşında.Çok şükür...Büyüdü...Ve anneliğe özgü olduğuna inandığım o suçluluk duygusu hiç değişmiyor.Öyle az görüşüyoruz ki ona dair hissettiğim en yoğun duygu bu.Çoğu şeyine tanık olamıyorum.Mesela bir tekerleme öğreniyor ağzım açık dinliyorum,ne zaman bu kadar çok kelime öğrendi hiç bir fikrim yok.Eteklerini tutabileceği uzun, bembeyaz bir elbise giyecek diye o elbiseyi sayıkladığı geceleri biliyorum da onu o elbisesi içinde göremiyorum.Sevdiği sevmediği yemekler değişiyor;herkesten sonra öğreniyorum.Bu kadar yoğun ve evime uzak mesafeli bir işte çalışıyorum diye hayıflansam da dizlerimin üstüne çöküp ''senin için çalışıyorum anneciğim''tribine girmiyorum.O olmasaydı da ben çalışıyor olacaktım nihayetinde.Ama yine de her gün keşke iki saat daha erken gidebilsem diye bin kere aklımdan geçiriyorum.Hafta sonlarını kutsal zamanlar ilan edip ne yapsam da eğlensek diye hafta başından düşünmeye başlıyorum.Evet artık sürekli bişeyler öğretme kaygılarımdan vazgeçtim.Birlikte paylaştığımız eğlendiğimiz zamanları daha fazla önemsiyorum.Elele tutuşup alışveriş yapıyoruz,dans ediyoruz(henüz sevdiğimiz müzikler aynı değil o hala serdar ortaç da ısrarcı ama değişecek ümidim var),arkadaşlarının doğumgününe gidiyoruz,vapura biniyoruz,piknik yapıyoruz,sınırlarımızı zorluyoruz bir günde istanbul'u neredeyse baştan sona katediyoruz. Dolmuşta,trende,orda burda uyuyabiliyor diye böbürleniyor uyumazsa bile amannnnn diyip geçiştirebiliyorum.Fotoğraf çekiyoruz,kitap okuyoruz,bir ona bir bana oje sürüyoruz,kulaklarımıza kiraz takıyoruz,kayısı çekirdeklerinden tren yapıyoruz.''seni çok seviyorum''diyoruz.Gülme krizine giriyoruz en çok.''Duralım artık anne'' diyor,yoruldum!
Kısacık bir haftasonuna upuzun ,çok güldüğümüz zamanlar yerleştiriyoruz.Bebekleri küçük olan arkadaşlarıma parmaklarımla ''3''işareti yapıyorum.Sabır diyorum,az kaldı.
Ha unutmadan bacaklarındaki yaralara her gün bir yenisi ekleniyor.Her akşam tek tek öpüyorum hepsini.Sanırım öpünce gerçekten geçiyor.
İlk kez bu yıl hiç bitmesin , hep 3 kalalım istiyorum...

1 Mart 2011 Salı

Yasakmış!

Yasak-lı her şeyden nefret ediyorum.Birşeylerin erişilebilir engellenebilir hale getirilmesinin düşünmemizi,yazmamızı,konuşmamızı hatta bir araya gelmemizi(ya da birleşmemizi)engelleme çabalarından ibaret olduğunu düşünüyorum.Bloğumu,kızıma ait anıları ve okuduğum onlarca başka anıyı kaybetmek istemiyorum!!!!!!!!!