30 Ağustos 2010 Pazartesi

Yine mi?

Oturdum,başka dünya kadar işim yokmuş gibi o işlerin sadece tarafımdan halledilmediği sürece içinden çıkamayacak bir hale dönüşeceğini bilmiyormuşum gibi blogumu taradım baştan ayağa.Bir de ne göreyim!Uykuyla ilgili ne çok yazmışım,post uykuya dair değilse bile bir iki kelime yer vermişim illaki.Uyudu,uyumadı,sevmiyor,uyuyamıyor,uykusuzum,uyku neydi,nasıl birşeydi'ye kadar vardırmışım bir ara.O bir ara ilk üç ayına denk düşüyor.Sabahın köründe kalkan küçük bir bebek nasıl olur da gece yarılarına  kadar gözünü kırpmaz anlamadığım ilk üç ay!Koliktir dediğini duyar gibiyim.Evet kolikti.Evet gazı,sancısı boldu.Ama rahatlatmak için kocakarı reçeteleri dahil her şey denendi.Rahatlatılıyordu ama uyumuyordu.Anne de ''ben uyuyum biraz da siz bakın'' türünden olmayınca iki huysuz baaaayannnn olarak geziyorduk ortalıkta.Çevremdekiler anca şimdi diyebiliyorlar;o zaman Irmak'dan çok sen huysuzdun diye:)))Niye şaşırdınız ki?Huysuzdum evet.Uyumayan oydu,uyuyamayan ben!
İlk üç aydan sonra şahane bir tabloyla karşılaşmadık tabiki.Gazlar pofff diye bitti aniden.Ama uykusuzluk baki kaldı.Gündüz iki kere üçe bölünen iki uyku!Üç bilinmeyenli denklem işte!Çöz çözebilirsen...1 yaşına gelmiş ''kocaman''kızım gündüz uyuyup uyuyacağı bir saatlik uykuları bile ikiye üçe bölmeyi tercih ediyordu niyeyse!Geceleri de beş altı kere uyanıp meme emiyordu,hatta ben bir ara uykusuzluk nasıl vurduysa kaç kere uyanıp emdiğini yazmaya başlamıştım:)))Ne işime yarayacaksa!(Şimdi acayippp saçma geldi:)
Yaz gelsin sokaklarda yorulur uyur,kış gelsin ısınır uyur,bahar gelsin serinler uyur diye diye iki yaşına girmesiyle  ''yeterrrrrr uyumak istiyorum sadece''diyip isyan bayraklarını açtım ve emzirmeyi bıraktık.Ve tatatatammmm deliksiz bir gece uykusu bizimdi artık.Deliksiz!Bölünmeyen!Üç ay sürdük saltanatımızı.Gündüz ,gece tam anlamıyla harika bir uyku düzenimiz oluştu.Meğer fazla sevinmişim.
Bezi bırakmamızla tuvalete kaldırmak gerektiğini atlamışım.''Aman canım bir kere kalkmak da bişey mi ''dememle Irmağın''ben artık sallanmak istemiyorum,yanına yatıcam öyle uyuyalım''demesi bir oldu.Önce yine bir hopladım sevinçten.''Büyüdün kızım , bence de artık sallanmayalım'' dedim ve uzandım yanına.Soyun !dedi bana kendileri.Nasıl yani diye baktım?Soyun anne sırtına dokunarak uyucam.İlginç çocuk!Peki deyip tüm isteklerini yerine getirdim.Tek gözüm açık uyuyor mu diye kontrol ettim.İki saat kadar(abartmıyorum)dönerek uykuya geçmeyi başardı.Ben büyümüş artık benim kızım aman da ne güzel bir duygu bu diye zaferden dönen bir ifadeyle kalktım yanından.Fakat bu tek gözü açık durumlu seansların her biri iki saat kadar sürmeye devam edince eskisinden daha yorucu bir hal almaya başladı.Bu haftaya kadar!
Masal okumamı istiyormuş.Yahu her şey nasıl da benim istediğim gibi gidiyor ,ben de ne zaman uyumadan önce masal okurum diye bekliyordum gibisinden yine aceleci bir sevinç gösterisi yaptım.Uyku saati gelince başladım masal okumaya.Okuma anne anlat,bir yokmuş bir de varmış de:)))Buna da peki.
Bir masal,iki masal,üç masal,dört masal,beş,altı.Bir tane daha anlat!E ama uyduramıyorum artık,yaratıcılığında bir sınırı var.Çizmeli kediyle uyuyan güzeli kanka yaptım.(kedilerden korkma uyuyan güzelden dolayı uykuya yaklaşalım,hani uyumak için yattığımızı bir daha hatırla istersen )daha çıkmıyor kızım uyuyalım!Saatler sonunda uyudu.Ben artık zafer kazanmıştan çok serseme dönmüş vaziyette kalkar oldum yanından.Bugüne kadar!
''Anne ben gündüzleri uyumucam'' dedi ve yıkıldım...''E ama daha çok küçüksün güzel kızım,dayanamazsın akşama kadar,hem çok erken kalkıyoruz.''Erken kalkmıcam anne,akşam da çabuk uyucam''.Buyrun işte,çözmüş formülü. Sabah biraz daha geç kalkıp gündüz uykusunu atlayıp akşam da daha erken yatacak!E ama gündüz sen uyuduğun zaman annene nasıl bir zaman kalıyor biliyor musun,hem 4 yaşına kadar değil miydi bu gündüz uykusu işi,hem daha kreşe gidip bugün uyudu mu diye soracaktım ben öğretmenlerine,DİYEMEDİM!Ama siz diyin de bir rahatlatın beni,Geçer,gider,unutur,dönemseldir,çocuktur bilmez ne söylediğini değil mi:))))))

20 Ağustos 2010 Cuma

Ayçiçeği...

Çocukken ;ailece hatta sülalece her hafta sonu denize gitmek için yollara dökülürdük.O sıcağa,o yola,o otobüs beklemelere aldırmadan istisnasız her pazar.Ne zevkti ama!Hiç aklımdan çıkmaz o anlar.En çok da yolda giderken gördüğüm ayçiçek tarlalarının kurdurduğu hayali hatırlıyorum.Gidiş yolunda yüzleri bana dönük olur,dönüş yolunda arkalarını dönmüşlerdir ya!Önceleri bana küstüler diye düşünüyordum:)Sonra öğrendim ki güneşe dönüyorlarmış!Ve hep istedim,o güneşe dönüşü an be an izleyebilsem keşke.Çocuk aklıma sığdıramadığım birşeydi...
Çocuklarımız da bizim ayçiçeklerimiz mi?Böyle yavaş,böyle hızlı,böyle zor,böyle mucizevi mi büyüyorlar?
Irmağın ilk kez bugün daha önce hiç hissetmediğim kadar büyüdüğünü hissettim,gördüm.Bebek değil artık.
Anne parka gitmicez galiba?
Anne terledim,duş alıcam:)
Ada(oyuncak bebeği)acıkmıştır,çorba ısındı mı?
Okula gidicem ama;elini tutmucam:)

18 Ağustos 2010 Çarşamba

Bilemedim...

Kalbimi Ege'de bırakmak için daha nasıl bir kare yakalamam gerekirdi ki?