17 Şubat 2010 Çarşamba

Ayrılış...

Okuduğum bir kitapta''Emzirme anne bebek ilişkisinin en güzel ve en özel bölümüdür.İdeal beslenmenin ötesinde aralarındaki sevgi bağının kurulduğu,güçlendiği ve birbirleri için anlamlarını keşfettikleri bir dönemdir.Bebek kadar anne için de önemlidir.Bu nedenle de sonlandırılması hem anne hem bebek için oldukça zor bir karardır.Ve unutulmamalıdır ki çocuğun hayatındaki ilk ayrılığıdır''diyordu.Bana göre de öyledir.Annenin ilk ve en önemli sorumluluğudur bebeğini emzirmek.Tabiiki yeterli koşullar oluşmuşsa(annenin sütünün olması,bebeğin emmeyi istemesi )
Irmağın iki yaşına üç ay kala artık bırakmamız gerektiğine karar verdim.Zira ;gündüz her aklına geldikçe emmek istemesi,gece saat başı uyanması,tam anlamıyla istediğim uyku düzeninin oturmamış olması,bana olan bağımlılığının gün be gün artması ,yeterince anne sütü almış olması bu kararı vermemi zorunlu kılan nedenler.İkimiz için de zor olacağını iyi biliyordum.Hazırdım....Ama bu kadarına değil.
Bu kadar yıpratıcı bir sürecin bizi beklediğini tahmin etmemişim.
Neden artık emzirmediğimi ona defalarca anlattım,konuştum;ama o şu ana kadar her istediğinde verilen bu kadar sevdiği bir şeyden neden ayrılması gerektiğini anlayamadı.Kabullenemedi.İnatlaştı,sinirlendi.Başka bir çocuk oldu.Uzun uzun krizler yaşadık.Emirler yağdırdı.Aç,kapaatttttttt,in,çııkkkkkkk,kalk,oturrrrrrrrrr vs...Oyun üretme konusundaki bütün marifetlerimizi ortaya döktük,sınırları zorladık.İlk bir haftamız epey zorlu geçti.Ama artık onun tercihine bırakamazdım,söylemiştim bir kere emziremeyeceğimi ona.Tekrar vermem demek her şeyin
en başa dönmesi ,kafasının karışması demekti ki bu isteyebileceğim en son şeydi.Geceleri yanında beni görmezse daha iyi olabileceğini düşünerek anneannesinde kalmasına karar verdim.Ve ilk kez üç gece ayrı yattık kızımla.Niye şu çocuktan ayrı yaptığım her şey boğazıma  bir düğüm,içimin en ortasına da bir vicdan azabı yerleştiriyor ki?Bulmuşsun fırsatı ,kapa gözünü mışıl mışıl uyusana be kadın!Yoookkk öyle olmadı pek.Sabaha kadar kaç kere uyandım,acaba uyudu mu diye kendime kaç kere sordum,elim telefona gitmesin diye iç sesimi kaç kere bastırdım bilmiyorum.Acıyı seviyorum ben:)
Sonuç olarak; on beş gün geçti ve bitti.Artık emzirmiyorum.Ve en tuhaf geleni de artık talep etmemesi.Yarattığı boşluk.Şimdiye kadar her uyandığında,düştüğünde,ağladığında,canı yandığında,hasta olduğunda,aşı vurulunca,sıkılınca,durmayınca yaptığımız tek şeydi.Yerine konulabilecek  şey ise  ona sımsıkı sarılmak olabilir.
Sırada odasında uyumaya alıştırma ve tuvalet eğitimi var.Ama önce anneye bir mola!

10 Şubat 2010 Çarşamba

Bakıyorum...

Tarihe bir not:
Irmak 21 aylık oldu.Ve son bir haftadır dört kelimelik cümleler kuruyor.En komik haliyle.Şöyle ki;cümlenin başında hep anne bak,sonunda da ikilemeler var.
Anne bak düştü düştü.
Anne bak döktü döktü.
Anne bak kırdı kırdı.
Anne bak hoppa hoppa.

Bugünün son cümlesiyse kahkaha attıracak türdendi.Televizyonda haber sunan Uğur Dündar'ı Atatürk sanarak kafasına geçirdiği şapkayla;
Atatüüü bak gapka gapka!